24 Ağustos 2016 Çarşamba

Neşe

Neşelenmek ne güzel bir sözcük, ne güzel bir eylem. Hani insanlar vardır hayatınızda ya da kitaplar , filmler,komedyenler size neşe katarlar.Bu yemeğe neşe kattı , iyiki geldi,deriz.Bu film günüme neşe kattı deriz. Hatta yine yine ve yeniden izleriz.O neşe yine gelsin diye .Bazı şarkılar vardır,o neşeyi getiren her dinlediğimizde.Ne güzel gelir.Neşe hep iyi gelir, güzel gelir.Ağzınızın tadı gelir yerine , gözünüze yeniden ışık dolar.Çok şeyi beraberinde getirir neşe...
Bir gün bir çocuğunuz olur.O da neşenizdir sizin .Çünkü çocuklar kolay ağladıkları gibi kolay neşelenirler ve size eksik olan neşeyi yine getirirler.AN'ın kıymetini hatırlatırlar .Gaz sancıları olur ve çıkaramazlar saatlerce ve sonunda çıkarırlar .O kadar neşelenirsiniz ki, yaşıyor olmanın neşesini anlarsınız.
Neşe getirenleriniz olsun hep .....
benim gibi... bu sözcüğü bana  verip , neşemi getiren dostlarım gibi....

20 Ağustos 2016 Cumartesi

NATAMAM

Hıh ,tamam şimdi buldum ben sözcüğümü .Benim son zamanlardaki ruh halim ne eksik , ne soğuk, ne buğulu, ne sisli , ne uzak ...Artık içim natamam...Bunların hepsi geçti.Gün be gün yaşadım, hissettim.Sanki aşamalardan geçti kalbim .Bir yarışın etapları gibiydi,herşey.Yangın yeri vardı mesela bir zamanlar...
Üstünden ne çok sular aktı .Bugünlere gelmek kolay olmadı tabi... İçinden çıkılması zor bir durumdu benim için.Kuyunun dibinde kalmış gibiydim Tırmanamıyordum.Hep kayıp kayıp düşüyordum.
Korkunçtu ! O kuyudan hiç çıkamayacağıma inanıyordum.Sonra heryer gri oldu.Çünkü yangın söndü.O pis duman kalmıştı .Zaman zaman açılıyordu bir rüzgarın etkisiyle .Ama yetmiyordu.Sonra buğuluklar gözükür oldu.İçim ısınır gibi geliyordu ama eksik.....
Eksikti herşey! Heryerde bir parça eksikti.Sonra bir kitap okudum, bir çocuk kitabı...Anladım ki eksik değilmiş...
Öyle zamanlardı ki onlar , anlamam günler alıyordu.Beynim, mantığım,aklım yavaşlatılmış gibi çalışıyordu.Sanki bir düğmesi çubuk tutturulmuş gibi..Elektrik az geliyor gibiydi beynime...
Ve sonra anladım aslında herşey natamam.Natamam kalmışım,duruyormuşum yolun ortasında.
Ve şimdi bir hasar tespit çalışması lazım bana.Nelerim tamam , nelerim natamam.Bu arada bu yangında neler yanmış, kül olmuş.... Neler kalmış öyle natamam.....

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Sis ve Buğu

Kalbimin tam üstünde duruyorsun sen. Nesin sen rengini seç ,belirle artık.....
Senin içimde durduğun yerde bir kalbim var benim ...
Kalk onun üstünden artık sevemiyor içten içten ....
Göremiyor gerçekleri......
Sürekli bir sisin içinde çıkamıyor gibi geliyor sen rengini değitiriyorsun...
Çaresiz ve savunmasız yakaladın beni...
Kalbimi de ...
Aslında beynimi ,mantığımı ve tüm benliğimi...
Acı çekmiyorum ama sen hislerimi çaldın benim...
Ruhsuz , yarı ölü , isimsiz bedenler gibiyim çoğu zaman....
Ağzımın tadının kaçtığını farkedince hep renk değiştiriyorsun....
Benimle oynuyorsun ,yapma.....
Beklemeye alınmış gibiyim...
Okyanusun ortasında kayığımın önünde durmuş yolumu kapatıyorsun ...
Seni bazen seviyorum ama bazen de içeriye ışık yollamadığın için kızıyorum.
Pusulam da yok bir deniz feneri olsa da göremiyorum ....
Sadece bazen beyazsın, bazen gri
Bazen bir sissin ,
bazen bir buğu.....

9 Ağustos 2016 Salı

uzak ve soğuk

 
Son günlerde birçok şeyin arkasından el sallıyorum,neler olduğunun bir önemi yok .Bir dostumun söylediği gibi 'artık tüm söylenmemişleri söyleyebilirim,ama gerek yok ' 

Gerek yok ...
Bazıları dönmemecesine gidiyor,
Bazıları biraz gidip , sonra geleceğim diyor.
Ben alışkınım bu arkasından el sallamalara....
Sanırım ben seçtim bu durumu kalan ve el sallayan durumunu....
Beklemeyi ben seçtim ,kalan olmayı...
Çok zor oldu ilk başlarda ; sabretmesi çok zordu .İster istemez harekete geçmek istiyordum. Arkasından gitmek, döndürmek istedim hep....Sonraları öğrendim sabretmeyi ve....
Sonrasını gördüm hep .....Uzak günleri gördüm hep ... Gördüklerim gerçekleşti...
Ne ilginç bi his ....
İnsan hep haklı çıkmak istiyor . Sonra büyüyor ve haklı çıkmanın  hiçbir faydası olmadığını görüyor. Ne çocukca bir bekleyiş olduğunu öğreniyor.Gülüyor kendi kendine ;  dönüyor ve kendine bakıyor ,kalbine bakıyor bir hiç .....
Hepsi bir hiç ...
Soğuk , soğuk bir his ...Uzak ve soğuk .....

4 Ağustos 2016 Perşembe

Gülümsüyorum

Gülümsüyorum kuşlara , denize , balıklara , hayata gülümsüyorum. Uzun zamandır içim çok eksikti , ama artık değil ...Düğümlerim çözüldü ...Bir  başka görünüyor gökyüzü , bulutlar, insanlar bile hatta... Olan biten ortada ama ben gülümsüyorum , gülümseyebiliyorum. Sanırım sadece bir canlı olduğumu farkettim.  Ve hayatın altımdan hızlıca kaçmasına izin vermemen gerektiğini... Şimdiye kadar kaçanlara yapacak bişey kalmadığını yeniden ve yeniden anladım sanırım...Zorlarım vardı halen daha var ....Ama gülümsüyorum..
Gülümsüyorum bugün Turgut Uyar'ın doğumgünü ....
Gülümsüyorum bu arada kahkaha atmadığım anlamına gelmez ...Kahkahalarımı da saklamıyorum ....
Sadece gülümseyebilmek bazen kahkahadan daha zor gelir insana ....Sanırım yeniden buldum dediğim buydu...
Gülmek devrimci bir eylemdir, demiş Che ... Gülümsemek ve gülümseyebilmek de öyle galiba ....
Herşeye ve herkese rağmen ...
.Gülümsüyorum çünkü halen daha gülümsememizi çalacak bişey keşfedilmedi.
Gülümsüyorum çünkü gülümsedikçe şükür geliyor aklıma ...
Ne güzel bi ikili  ....
İkisi birbirini anımsatıyor ....
Mucizeler gerçekleşmiş dünya yeniden yeniden doğmuş gibi....
Sanırım ben de gölgemle olan savaşımı bitirdim ....
Gülümsüyorum çünkü gülümsemem saklandığı yerden çıktı ve bana (herkese olduğı gibi ) çok yakışıyor
gülümsüyorum.........

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Kahve

Kahve ?
Ne güzel bir teklif değil mi? Dostane , sıcacık, kırk yıl hatırı  boşuna değil.
Mis gibi kokusu iliklerine kadar işler.Ama sarhoş etmez, aksine ayıltır.Kendine getitir.
Gerçek bir dost gibi .....................................
O da seni hep ayıltır .....
Bazen kendini zamanın içinde sarhoş bırakırsın .İyi geliyormuş gibi gelir öyle kalmak başları ..Sonra bir yerlerde kaybolmaya başladığını anlarsın ama nasıl çıkacaksın o kara delikten bir el lazımdır..
Ve sonra kapını sadece gerçek dostun çalar ve 'hadi bi kahve içelim ' der....
Dünya değişir...
Sıcacık bir kahve, içini ısıtır.Ve bu yüzden kalır hatrı kırk yıl.....
Ne dersiniz  'bi kahve içelim mi '

2 Ağustos 2016 Salı

ÖTEKİ

Siz bizim ötekileştiremediklerimizden misiniz, diyesi geliyor insanın aklen ,manen iyi olan halen daha yurduna bağlı ve bağlı olduğunu kanıtlayıcı işler yaptığını görünce ....
Öteki olduk hepimiz.
Herbirimiz diğerimiz için öteki ....
Halbuki öteki ya da beriki ne farkeder ki diyebilirdik
Ve diyebiliyorduk ......
İnsan bilir insanın halini diyebiliyorduk...
Kendimizde olduğumuz zamanlardı bunlar .....
Uzaktan bakmadığımız iç içe yaşadığımız zamanlar ....
Kokusu gitmiştir diye yemeğimizi paylaştığımız zamanlardı.....
Sanki şuradalar yine bizi bekliyorlar
Elimizi uzatsak alabileceğimiz yerdeler.....
Ha gayret !
Az kaldı...Biraz daha yolumuz var oraya yeniden varmaya ....

1 Ağustos 2016 Pazartesi

ESTETİK


Neydi estetik , nerede bırakmıştım, bırakmıştık onu...
Hayatımız neden böyle ,
Yurdum neden böyle ...
Herşey çok çok çok....
kitap çok , istismar çok, anlayışsızlık çok, oyun çok, yemek çok, asık surat çok, araba çok,kavga çok, tatil çok, okul çok, yapılacak iş, katılınacak toplantı , etkinlik çok........................................................çok.................................................................çok.....................
ama estetik yok!
Estetiği bırakmışız bir yerlerde...
O'nu bulmaya ihtiyacımız var !
Eğer bıraktığımız yerden alabilirsek onu ,katabilirsek içimize
Belki de geri gelir 'merhaba' .......
Ve 'merhaba'yla birlikte huzur ,güven , mutluluk gelir yurduma.