29 Temmuz 2016 Cuma

Sür

Sür atını dostum
Sürelim hep beraber atlarımızı
Denizler açılsın  önümüzde
Uçsuz bucaksız ovalar , dağlar aşalım
Denizler aşalım
Göklere sürelim
Pegasus misali kanatlansın uçsun atlarımız
Bulalım o güzel günleri
Getirelim bu diyara
Öyle tatlılıkla getirelim ki
Birdaha hiç gitmesin o güzel günler
Masallardaki gibi  ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar, desinler
Bu diyarlar için
Bu insanlar için
Bu topraklar için
Bizim olsun artık o güzel günler
Hadi gel sürelim atlarımızı ,
Bulup getirelim
Hadi.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Deniz Kokusu


Deniz kokusuyla büyüdüm ben ...
Ne de olsa 'denizi kız, kızı deniz ' benim memleketimin...
Hep şöyle konuşuruz kendi aramızda denizi görmeden yaşayamayız..
Suyun olamdığı yerde yaşamayız deriz...
Ama bu sabah farkettim ki aslında denizin kokusu olmadan da yaşayamacağımı....
Nasıl bir kokudur bu kendine alır seni....
Hadi oturup balık ekmek yiyelim dersin ...
Şöyle bir bira içeyim Kordon'da körfeze karşı...
Martı sesleri ile birleşir,
Sabahları alırsın çayını boyozunla vapurda kahvaltı...
Şu denizin kokusunu seviyorum ben ...
Memleketimin kokusu ...
Benim kokum , hayatım, İzmirim benim

26 Temmuz 2016 Salı

SUSKUN

Suskunum uzun zamandır.
Dışarıda bir kadın bağıra çağıra konuşuyor ama içerdeki oturmuş bir köşeye suskun suskun oturuyor.
İçerdeki önce öfkeliydi , hiddetliydi ,kızgındı ,saldırgandı bir zamanlar .....
Ama şimdi suskun ......
Dışardaki kadın konuşuyor .
Günlük hayat akıp gidiyor O 'nun için hiç durmadan...
Çamaşır yıkıyor , bulaşık yıkıyor , yemek yapıyor, çocuğuyla ilgileniyor,işe gidiyor ......
Hayatı muntazaman yaşıyor ....
İçerdeki O'nunla olan tüm bağlarını koparmış gibi saklandığı masanın altından hiç çıkmıyor.....
Suskun , susmuş , susturulmuş.....
Suskun , susturulmuş , susmaya sonunda kendi karar vermiş.....
Suskun , suskunluğu  seçmiş.......
Suskun ve  bekleyiş içinde ......
Kulağına fısıldanan bir söz var O'nu dinliyor.....
Suskun suskun ......
İçindekilerin söneceği ve masanın üstünün yeniden gün ışığı ile dolacağı anı bekliyor....
suskun....................................................

25 Temmuz 2016 Pazartesi

sersem sersem

Ne sersem şeysin sen öyle
Ne zannediyorsun kendini bilmiyorum
Sorun sende mi , bende mi  analayamadım
Yıllarca.......
Sadece beni sersem etmeni biliyorum 
o kadar.....
Seni anlamak ve anlamlandırmakla geçti ömrüm....
Sanırım bunların hepsini kendime söylüyorum...
Orta yaşa geçme hallerim mi bilmiyorum
 Ama içim bi sersem
Bazen çalışkan arı ,bazen ağustos böceği..........
Nedenini bulamıyorum...
Kızıyorum olmuyor , küsüyorum olmuyor , iyi polis kötü polis davranıyorum yok.....
Şu sersemliğimi bi anlamam gerekiyor.
Neresinden tutup düzelteceğim bi karar vermem lazım..
Bi dolanıyorum geliyorum
Kafam fikirlerle sersemlemiş.......
Sersem sersem geçen yaz vakitleri....
 O boş sersemliğe içten  içe kızan ben......
Kendimi tatmin edecek şekilde bi dolduramıyorum zamanı.....
Bayılıyorum yaptığı plan dakikası dakikası işleyen kadınlara ....
Sonra kendime bakıyorum sersem sersem ..............:)

22 Temmuz 2016 Cuma

zeytinim

Canım zeytinim nasıl kıydılar sana ....Halbuki sen nasıl sardın sarmaladın Anadolu'yu .....
Karnımızı doyurduk seninle ....Gölgende uyuduk....Nasıl kolayca oluverirsin hem de...Yeter ki insanoğlu dokunmasın senin evrimleşme sürecine....
Canım zeytin ağacım Anadolu'nun hele Ege'nin can yeşili.....
Sen öyle kucaklayıcısın ki , biz sana kıysak da sen bize kıymadın.....
Ruhumuzu kucakladın aldın o güzel kovuğuna ....
Canım zeytin ağacım kahvaltımızın tadı,mutfağımızın baş tacı.....
Ne kalbimizi yorarsın ne midemizi....
Nasıl kıydılar sana canım zeytin ağacım...
Ege'nin alemeti farikası ....
Ne de güzelsindir sen ....
Gelin gibi süslersin Ege'nin makiden çorağa dönmüş dağlarını....
Canım zeytin ağacım...
Nasıl yazmam senin için Sen kavaklar gibi yalnız başına dimdik durursun şu Ege'nin dağlarında ...
Boyunun kısalığına aldanırlar ama çınarlar gibi köklüsün ...
Hiç yalnız bırakmazsın bizi ....
Canım zeytin ağacım....
Ana kucağına benzer kovuğunda neler sakladın sen şu Ege'de...
Canım zeytin ağacım

zeytinim

Canım zeytinim nasıl kıydılar sana ....Halbuki sen nasıl sardın sarmaladın Anadolu'yu .....
Karnımızı doyurduk seninle ....Gölgende uyuduk....Nasıl kolayca oluverirsin hem de...Yeter ki insanoğlu dokunmasın senin evrimleşme sürecine....
Canım zeytin ağacım Anadolu'nun hele Ege'nin can yeşili.....
Sen öyle kucaklayıcısın ki , biz sana kıysak da sen bize kıymadın.....
Ruhumuzu kucakladın aldın o güzel kovuğuna ....
Canım zeytin ağacım kahvaltımızın tadı,mutfağımızın baş tacı.....
Ne kalbimizi yorarsın ne midemizi....
Nasıl kıydılar sana canım zeytin ağacım...
Ege'nin alemeti farikası ....
Ne de güzelsindir sen ....
Gelin gibi süslersin Ege'nin makiden çorağa dönmüş dağlarını....
Canım zeytin ağacım...
Nasıl yazmam senin için Sen kavaklar gibi yalnız başına dimdik durursun şu Ege'nin dağlarında ...
Boyunun kısalığına aldanırlar ama çınarlar gibi köklüsün ...
Hiç yalnız bırakmazsın bizi ....
Canım zeytin ağacım....
Ana kucağına benzer kovuğunda neler sakladın sen şu Ege'de...
Canım zeytin ağacım

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Sarhoşlar

Sarhoşlar hep eğlenceli gelmiştir bana
En çekilmez halleri bile ......
Kafa olmuş bi milyon hayalleriyle bazen neşe verirler bazen de kendilerini ispat edecek bir konu bulurlar .....
İçerler içerler hatta bazıları çok az içerler 
Ama oluverirler sarhoş 
Sarhoş olmanın eğlencesine varırlar 
Artık herşey komik herşey eğlenceli her müzikte dans edebilirler ne güzel işte 
Eğlenebilirler 
Tabi ben hep eğlenebilen sarhoşlari sevdim 
Ya da eğlendirebilenleri 
İşim olmaz birinin canını yakmak için içki içenlerle 
Gerçi can yakmayı kendine iş edinenler bunu içkisiz de yapabilirler yapabiliteleri içlerinde gizli 
Günlerdir günahsız mehmetçiğe yaptıkları gibi 
Ben içlerinde insaniyetleri gizlenmiş sarhoşları  sevdim bir birayla bunu herkese sunabilenleri 
Bir karıncanın canının kıymetini bilenlere

17 Temmuz 2016 Pazar

sana

çok kızgınım sana konuşamayacak kadar kızgınım ....
hatta nasıl yazıyorum onu bile bilmiyorum...
yüreğim gerçekten bir yangın yeri.....
içim yanıyor sanki sürekli ve yeniden korları biri çubukla karıştırıyor...
karındaşım .....
ne güzel bir sözcük ...
hani aynı karında büyümüşüz ya ...
aynı zamanda değil ama
aynı yerde ....
hani aynı yerden can almışız
ben şimdi kendimi zorun içinde hissediyorum
bir el istiyorum her türlü kusuruma rağmen beni bırakmasın ...
diyorum ancak karındaşım tutar ...
aynı karından can almışız .....
beni bırakmaz diyorum .....
elimin kayıp gitmesine izin vermez....
izin verirse sanki uçuruma düşeceğim...
başka kim tutar diyorum ama ...
 ama.................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
gelen yok giden yok yazan yok çizen yok soran yok soruşturan yok .......
ey karındaşım bu yangın yeri elbet söner elbet bir el tutar elimden ................................
ama sonra ben sana nasıl derim karındaşım
nasıl derim karındaşım
sen bilirsin karındaşım
sen bilirsin .........
yangınım sönünce gelme ama olur mu............karındaşım

15 Temmuz 2016 Cuma

ELBİSE

Ne güzel elbiselerim vardı benim ...
Ne çok severdim hepsini....
Çocukken her eşyamla olduğu gibi elbiselerimle de bağım vardı benim
Ne kadar pahalı ,yeni, eski ya da ucuz olmalarının önemi yoktu...
Hatta biri bile vermiş olabilirdi...
Hiç önemli değildi.....
Önemli olan artık benim olan elbiselerimdi...
Sanki beni ben yapan beni tamamlayan herşey elbselerimde gizliydi..
Mutluydum onlarla ben .....
Dünya bundan sonra dönmese olurdu benim için
Elbiselerim var onlar yeterdi.....
Sonunda büyüdüm....
Ve yine en sevdiğim kıyafetler elbiselerim....
Büyüyünce birşey değişti tabi ....
Artık dünyanın hangi yöne döndüğünün çok önemi var......
Neden bilmiyorum sanırım büyüdüm ya ondandır....
Ama olsun benim elbiselerim var...

13 Temmuz 2016 Çarşamba

sabahlar

Erkenden uyandım bugün ...
Uzun zamandır yapamadığım bir şeydi bu...
Alamıyordum kendimi uykudan....
O miskinliğin içinde yuvarlanıp duruyordum...
Benim karambolümdü...
Ve her akşam kendi kendime yarın diyordum yarın mutlaka erken kalkacağım...
Ve işte nihayet yeniden uyandım erkenden ...
Gerçi beyime kahvaltı hazırladım ilk işgününde...
Aç gitmesin dedim ...
Aklına birşey girmez sonra ......
Ama birşeyleri unutmuşum ben...
Sabahları...
O erken vakitleri....
Kimse çalmaya başlamadan ben çaldım güneşin ilk enerjisini...
Sabah insanıyım ben ,aslında
Bu hep böyle oldu hayatımda ..
Özlemişim sabahları ..
Sanki bir yakınımı özler gibi ...
O dinginliği bozulmammış halini gecenin
Karşılamayı sabah işe erkenden giden insanları ...
İlk kuş seslerini... özellikle martıları,kumruları...
Çocukluğum gibi...
Ananem gibi...
Çok erken kalkmazdı  ama mutlaka selamlardı kuşları, çiçekleri ve tüm canlıları...
Ben bir de güneşi selamlamayı seviyorum
Biz anlaşıyoruz onunla beni çok yakmıyor bu yaz günlerinde ...
Barışık olmayı seviyorum.ben tüm yıldızlarla ...
Ve tabiki en yakın olan güneşle ....
Sanki sakin bir sesi var ..
Ve kulağıma 'bugün iyi geçecek merak etme 'diyor ...
Sanki bir anne şevkatiyle....