29 Aralık 2016 Perşembe

Yağmur

Yağmur bana hüzünü hatırlatır, hep..
Bir de çocukluğumu...
Bu küresel ısınma denen şey bu kadar etkili değilken , ne güzel yağmur yağardı İzmir'e...
Mis gibi kokardı, sokaklar
Yağmurun ıslattığı toprak kokardı..
Hiç yağmurdan sel olmazdı....
İlk sel olana kadar daha hiçkimse ölmemiş,
Kimse küsmemişti....
Yağmur masumiyetini kaybetmemişti....
Sanki bugün yeniden yıkadı şehri yağmur...
Yeniden kazandı kaybettiği masumiyetini....

20 Aralık 2016 Salı

Oya

Günlerimi doldurduğunu renklerde tuttum bu dileğimi.....
İçime ferahlık olsun diye....
Güzel bir 'oh' demek için yeni yılda...
Kahkahalarla dolsun..
Yanaklarım al al olsun,
Sıcaklığından cadı dolu akşamların...
İyiki oldu iyiki tuttum bu güzel dileği...
İlmek ilmek oya yaptım .
Tüm inceliğiyle olsun!
İçi narin,naif ve zarif olsun.
Tüm yılın ruhunda.....

16 Aralık 2016 Cuma

Kapı

Bir kapı var geçeyim diyorum ;kısalıyor..
Geçeyim diyorum,daralıyor
Kısalıp daralıyorum , birden genişliyor....
Birden kocaman oluyor , heybetinden korkuyorum....
Kapılar kapanıyor ve açılıyor, ben bakıyorum.
Durduğum yer çok sıcak ..
Durduğum yer çok rahat
Bu uykumdan uyandırılmak istemiyorum...
Dedi ve geriye döndü ,Maria..
Sonra bir bilet aldı , son seferden ...
O trenin kapısı tam da O ve kırmızı bavulu içindi....



12 Aralık 2016 Pazartesi

Öfke

Kadın öfkesini elindeki bavulda saklıyordu.
Bavulun kilidini kapatmamıştı...
Kadın elindeki bavulla eskiden kalma hesapların kapısını çalıyordu..
Ve biliyordu ki; kapılar açılınca,
Bavul içindeki öfkesiyle patlayacaktı...
Ve patladı da...
Her hesabın kapısında büyük bir gümbürtü koptu...
Her yeni hesap görülürken, gümbürtünün şiddeti artıyordu...
En birikmiş hesabı sona saklıyordu
Kopan gümbürtülere alıştırdı,kendini
Bu öfke ona güç vermişti...
Her yeni kapıyı daha büyüyen öfkenin
Verdiği güçle çalıyordu...
Sonra durdu...
Bavula baktı ...
Öfke yoktu..
Küçülüp kaçıp gitmişti..
Bir kaç kırıntı vardı, içinde
İhtiyaç için...
Kadın şimdi bavulunu doldurmak için döndü.
Döndü ve biten hesaplardan sonra sadece
Boşluk kalmıştı
Kadın ,bavulu ve bavulun içindeki boşlukla yürüyor


29 Kasım 2016 Salı

Yolculuk

Pembe bir gemi yanaştı limana..
Hangi ağaçtan yapılmıştı,hatırlamıyordu kimse...
Yolculuk başlamadan önce gelin gibi süslediler, onu...
O kadar güzel bir pembeydi ki;
Bulutlar bile pembeleşti , onu görünce..
Masmavi denizin üstünde dalgalar üzerinde dans eden bu geminin  yolculuğu
O pembe bulutlar açıldıkça devam etti...
Pamuk gibi yumuşacık o tatlı bulutlar
Ne güzel bir yoldaş oldular ona..
Bu hazin, mutlu ,sıkıcı, neşeli ,yaşam gizli
Yolculuğunda.....

27 Kasım 2016 Pazar

Küba

Bütün filmlerde halk çok fakirdi.
Ama o gülen gözleri görünce o kadar şaşırırdım ki her defasında....
Badanaları soyulmuş duvarlar..
Hava hep sıcak...
Kapitalizmin göstergesi olan herşeyden eksik...
İşte tam da o yüzden gözlerinin içi gülüyor,
insanların....
İhtiyaç duymadıkları yani aslında ihtiyaçlarıymış gibi birileri tarafindan hissettirilmedikleri için ....
Musmutlulardı ....
Kelimenin tam anlamıyla....
Oradaki evlerden birinde bir oda ..
Bir saksı Atatürk çiçeği de koyarsam
Tam olacak ....

26 Kasım 2016 Cumartesi

Ekmek


Ekmek parası içindi herşey.. 
O boğazlardan sıcak çorba geçsin diye...
Öyle derdi babaannem...
Annem niye gitti işe diye sorunca..
Ekmek parası için deyince,
Nutkum tutulurdu ,başka soru soramazdım...
Ne kadar içi dolu bir laftı,ekmek parası...
Alın teri...
Nimete verilen kıymeti hatırladım..
Çok kıymetliydi;çalışmak , üretmek...
Amacı çok kutsaldı; eve ekmek getirmek...
Heveslenince erken yaşta çalışmaya ,
Önce elin kalem tutsun dediler...
Kalem tutan eller, okuyanlar
Ekmek tutan eller, çalışanlar...
Manası derin olunca...
İnsanın içinden verdiği değer de çok oluyor, sanki...
Ekmek kelimesi ,ekmeğin kendisi değerini yitirince,
Hepsinin değeri uçup gitti...

Yardım

Nedense aciliyet kelimesini anımsattı ,bana
Yardım...
Zaten karşılıksız iyilik demekmiş...
Acil bir durumda yapılan bir iyilik için
Karşılık beklenir mi ...
Aaa pardon kafam karıştı ,
İyilik karşılıksız yardım demekti..
Ne farkeder ki;
Yardım ya da iyilik karşılık beklenerek yapılabilir mi....
Fayda hesabı güderken yardımın aciliyeti kaçmaz mı.......
Yardım olsa olsa bir dost eli olur,bence
Senin hiç beklemediğin biranda yanıbaşındadır...
Bazen cismen , bazen manen....
Yardım hem sıcacık hem de kucaklayan .....

22 Kasım 2016 Salı

Yara

Çocukluğum geldi aklıma...
Hepimiz yaptık, ben de yaptım.
Yaraların kabuklarını kopardım hep..
Nasıl acır öyle ....
İlk düştüğümde acımazdı o kadar..
Öyle bir haleti ruhuyem var ki;
O kabukların hepsini koparttım vücumdumdaki
Acısını böyle somutlaştırabildim ancak...
Geçerken bu tünelden acının bu tadıyla yüzleşmek varmış..
Kabukları koparılmış yaralarımın yeniden kabuk bağlamasını beklemek..
Şimdiki görevimin tanımı..
Bu sefer o kabukların kurumasını izin vermeyi öğrenmeliyim...
Alışıyorum ,bekliyorum...
Sabırmış ,sabırmış...
O aradığım erdem ...
Yaraların iyileşmesine izin verme sabırı...

20 Kasım 2016 Pazar

Fesleğen

Fesleğenler o kadar tazeydi ki, yazık edilmemesi lazımdı...
Çok tazeydiler , onların dilinden anlayan birine ihtiyaçları vardı..
Çarçur edilemezlerdi..
Çok pişerse acı olurdu sos,
Az pişerse yavan ...
Tavında ve tadında olmalıydı..
Ama ahçı anlamıyordu malzemeden..
Yaktı fesleğenleri ne çıtırlığı kaldı ..
Ne de o uzaktan mest eden kokusu..
Bütün tazeliğini ve kokusunu harlı bir ateşte kaybetti...

16 Kasım 2016 Çarşamba

Ev

Ev
Güzel ev evim
Sıcacık, kutu gibi
Pembe panjurları yok ama
Ruhu pembe evimin ruhu
Evimizin ...
Bizim evimiz...
Üçümüzün evi...
Pek yakında sinemalarda...
İstiyoruz...
İçimden bir ses yaklaştığımızı söylüyor..
Gelecek program afişine henüz giremedik
Olsun pek yakında da varız
Umudumuz var
Çatımız da  olur

14 Kasım 2016 Pazartesi

Düşünmeden

Düşünmeden konuştum
Düşünmeden çok konuştum
Kırdım döktüm kızdım
Demek isterdim ama
Aslında hepsini içimden çok düşündüm
Çok incindim
Çok acıdı
Çok acıyınca sonunu hiç düşünmeden konuştum...
Düşünmeden yaşadım demek isterdim
Düşünmeden verdim vermenin sınırını bilmedim
Düşünmeden vermekle egomu tatmin ettim yıllarca...
Sonunda bana kalanlarla kuyulara sığındım
Güneşe kapattım gözümü
Eyleme kapattım beynimi
Gerçek bir sevgiye kapattım yüreğimi
Gelen sevginin ve merhametin yerini unuttum
Düşünmeden yaşamayı tatmak istedim yapamadım
Kendime küstüm
İçime küstüm
Dünyanın başka yöne döndüğü bir gün uyanmak üzere bir gaflet uykusuna yattım
Uykumda bana uyanmam için seslenenler oldu
Anne diye
Canım diye
Gel arkadaşım diye
Bir kahve içelim diye
Hatırlar çok birikmeden uyandım
O güzel sesiyle beni çağıranlar
Elimi bırakmasın diye
Anne  sesiyle seslenen o güzel çocuk
İçine küsmesin diye
Sonra hiç düşünmeden uyandım
Sonra hiç düşünmeden saçmaladım
Daha sonra hiç  düşünmeden güldüm öyle
Hiç düşünmeden koştum,oynadım , zıpladım
Hiç  düşünmeden

13 Kasım 2016 Pazar

Kedi

Minik sarman kedicik
Ne güzel bakıyorsun
Ne kadar derin
Sanki düşüncelerimi duyuyorsun
Korkuyorum kendi düşüncelerimin duyulmasından
Sanki hep ayıp şeyler düşünür gibi
Kaçırıyorum bakışlarımı senden
Duruluğa o kadar uzak kalmışım ki
Senin bakışından kaçıyorum
Minik sarman kedicik
Ne güzel dürtüyorsun beni patinle
Gerçek burada kaçma diyorsun
Ne güzel anlatıyorsun herşeyi
Minik sarman kedicik

12 Kasım 2016 Cumartesi

Maya

Maya herşeye çocukları için katlanmisti...
Çocukları için fedakarca çekti o adamı
Çocukları içindi tüm çile..
Çocukları için bekledi evden kovulmayı..
Çocukları için kovulunca sadece gururunu aldı ve çıktı..
Çocuklarının okul masrafını gururuyla karşılayabilirdi...
Herşey çocuklar içindi
Kırmızı gül getiren o adamı affetmek
Çocukları için defalarca kavga etti
Çocukları için kariyerinden vazgeçti
Çocukları için oynadı aşk oyununu...
Çocukları için defalarca terkettiği evine ayaklarına kapanılmanın yüksek egosuyla döndü
Çocukları için ....
Mara ve Maya çocukları  için oynadılar bu aşk oyununu...
Filler gibi tepiştiler yıllarca...
O mağarada çocukları için yankılandı kavga sesleri ...
Ve o koca fırtınada büyüyen ve onlar  için yapılan fedakarlıklara rağmen  gürültücü,agresif ve yıkıcı bu çocuklar ....
Maya herşeye çocukları için katlandı...
Tüm hayatı bunu çocuklarına anlatmakla geçti...
Maya  herşeye çocukları için katlandı...
Ve tüm hayatı bunu kendine kanıtlamakla geçti
Maya  herşeye çocukları için katlandı
Ve tüm hayatı bunu gördüğü herkese anlatmakla geçti
Mayanın şimdi bir torunu var
Ve tüm hayatı dünyanın en fedakar annesi ve en iyi ananesi olduğunu kanıtlamakla geçiyor

Sakin

Sakin
Sakinim artık herşeye
Sakinlik neyi geitirir
Bilmiyorum ama
Sakinim...
Sakinim...
Gittikçe daha sakin...
Daha az agresif...
Agresifliğimin derecesi düşüyor..
Daha agresif bu kadın kabullenemezken
Şimdi sakinim ...
Kabul artık herşey ...
Doğasına bıraktım
Dengesini bulur
Diyebiliyorum...
Sakinim...
Sakin kalanların haklı çıktığı bu dünyada
Ben de onlardanım artık sakinim
O Benim işte

11 Kasım 2016 Cuma

Ayakları

Ayaklarını sevdim öptüm en çok...
Bir bebeği yüzünden öpemezsiniz ....
Çok narindir...
Ama ayakları ..
Bir şey olmaz onlara ...
İlk önce Ayaklarını ölçtüm avucumla...
Öyle mezurayla değil...
Santimetresine ihtiyacım yok
Avucumun içi kadar olduğunu bilsem
Yeter...
Avucumun içi  kadar...
Benim rahmimde canlanan şey...
Hayatı yeniden sorgulattı bana...
Anın değerini...
Öyle öksürse içi acıyan annelerden değilim..
Olamıyorum...
Öksürük doğaldır..diyorum.
Ama ayakları
Hergün ölçüyorum...
Benden canlanan bu şey ne  kadar ve nasıl büyüyor diye...
Ayakları.....
O kadar değerli ki ...
Doğduğu ilk an ayak izini alıyorlar
Doğum belgesine...
Ah o ayakları.



10 Kasım 2016 Perşembe

Terlik

Pufuduk, minnoş, yumuşacık terliklerim evimizde gibi....
Giyince içine saklanmış gibi hissediyorum kendimi...
İçimi ısıtıyor bu soğuk kış günlerinde...
Ayacıklarımı ısıtıyor...
Korumak lazım ya ayakları malum...:)
Yüzümü güldürüyor terliklerim benim...
Ben üşümeyi hiç sevmem ....
Sinirli  ,huzursuz olurum üşüyünce
Sadece fiziken değil , hissiyaten de ısıtıyor ...
Yumuşacık terliklerim benim...

9 Kasım 2016 Çarşamba

Kutu

Küçük küçük kutularım var benim...
Evim var ...
İçlerini sevdiklerimle doldurdum bu kutuların
Kalbim tüm sevdiklerine açık ve içten olan herkese...
Küçük küçük kutular...
Hayatta hiçbir zaman büyük de gözüm olmadı...
Hep bi küçük istedim...
Kutuları da küçük küçük inşa ettim...
Boyutları hep belliydi baştan ...
Boyut konusunda hiç sıkıntı çekmedim de
İçlerine bol huzur doldurmak istedim ...
O hep yarım kaldı....
Yanağımdaki gülücük  gibi.....

8 Kasım 2016 Salı

Telefon

Telefondan cevap alamıyorum...
Yanıtsız ...
Cevapsız çok aramam var ...
Ama durduramıyorum kendimi...
Aramaya devam devam taaa ki bir 'efendim' sesi duyana kadar ..
Yanıt yok...
Benim telefonum çalıyor şimdi..
Telefona cevap vermiyorum...
Bugün telefonu açmama günüm ...
Açmıyorum , dünya yansa umrumda değil...
Beni bana bırakma günü istiyorum evren den...
Nasıl olsa bana cevap vermeyen çoktu...
Biraz da ben cevap vermem olur biter...
Telefon ..
Sesi hep kötü haberi anımsatıyor...
Açmıyorum ...
Telefon çalıyor...
Şimdi 'alo' diyorum...
Belki gerçekten beni arıyorlardır...
Sesini duyduğuma çok sevindim yine ara..

7 Kasım 2016 Pazartesi

bilet

Bir bilet aldım gidiyorum ,çok uzağa değil.
Hiç çok uzaklara gitmedim ...
Ardımda bir adam  'ain't no sunshine ' dinliyor olsun...
Ben tüm bohemliğimle bavulumla kapıdan çıkıyorum...
Öylesine birşeyden kavga etmişiz ...
Yani edebiyata farklı açılardan bakarken O'nu çok sığ bulmuşum falan..
Almışım biletimi gidiyorum...
Ve biliyorum ki pişman olacak ...
Ve biliyorum ki barışacağız ama gidiyorum işte öyle...
Sanki filmin bu karesinde gitmem lazım ...
Sonra dönmüyorum....
Dönmeyi çoook istiyorum...
Kopan zincir yerine gelmiyor....
Ve filme yeni bir adam ve yeni bir kadın giriyor ..
AA pardon film bitiyor .
Ve yeni bir film başlıyor ...
Ben bu filmde bilet gişesinde memurum....

5 Kasım 2016 Cumartesi

Susmak

Susmak ..
Sustum....
İçim sustu ,dışım kustu
Dışım sustu, içim kustu....
İkisi aynı anda çok sustular ama beraber hiç konuşmadılar.
Beraber kustular...
Beraber kızdılar ama için için
Beraber çok bağırdılar....
Sustum
Öyle sustum ki ;
Bir daha hiç anlatamadım olanları...
Öyle öylece sustum ....
Konuşamadım , sustum
Sonra bir de baktım ki, nasıl konuşulur unutmuşum...
Nasıl konuşulur , nasıl anlatılır o kuyunun içinde olanlar....
Baktım kuyunun dibine sustum ...
Çıktım günışığına dışım avaz avaz bağırdı ...
Çok kızdı dışım sustuklarıma ....
Çok kızdı dışım
Çok acıdı içim çok ....
Sonra kafamı kaldırdım
Gökyüzünü gördüm...
Güneşi gördüm ....
Gün doğdu üstüme ..Sustum

25 Ekim 2016 Salı

Masal Akşamı

Ne güzel bir masal akşamıydı yine ....
Herşey bir uyum  içinde...
Beni Sıla Topçam'ın ağzından dökülen 'hoşgeldin'karşıladı....
Ne kadar içtendi....
Kou Jou da herzamanki sakinlik ve huzur ..
İçeri girince içine doluyor insanın....
Bu akşam çok eğlendim ben bu güzel aşk masallarıyla...
İnsan gerçekten içine girebildiği bir masalla ne kadar eğleniyor, yakınlaşıyor ve ayrılası gelmiyor....
Ne güzel dökülüyor o kelimeler ve bir daha bir daha dinleyesi geliyor ....
İyiki varsınız hepiniz ve bu masal akşamları var.....İyiki....

Zehrim

Aslında hep oradaydın ama hiç yoktun.....
Gerçekten hiç olmadın sen,varlığın oradaydı ama kendin hep eksiktin...
Yoktun ..... Benim hayatım senin varlığındaki yoklukla geçti, belirsiz....
O kadar kendime yettim ki ; ben de amma yetiyorum kendime demedim.
Kendi işimi kendim görmeliyim dedim ve uzaklaştım ....
Kendi işimi yaptıkça özgürleştim ....
Maddi ve manevi bağımı kopardıkça yaklaşamadın....
Ve aramızda olan çözülemeyen aslında Senden kaynaklı sürtüşmeler bitti....
O sürtüşmeleri hep yaratırdın ,sanki bir zehir bulaştırırdın üstüme ,
Ben öfkeyle kusardım onu....
En değerlin vardı senin tüm merhametin ,şefkatin,sıcaklığın,affedebilme yeteneğin , şifaların onun içindi....
Bana düşen bir iksir şişesi zehir...
Hep hazırdı bir köşede ,ben gelirsem diye yedekte....
Ergenlikteki misinalar falan aslında kendini mutlu etmek için
Yavrum olunca inandım sana ,sanki gerçekten içtendin....
Ben yine kendi işim, kendi sorumluluğum dedim...
Dedikçe sen kendince bir hikaye yazdın kendini mutlu etmek için....
Ama onların hepsi benim zehrim oldu.....
Ve anladım ki sen kendini yüceltmek için varsın beni değil....
Ne acı bunların hepsi benim zehrim .....
Ve hergün sunuyorsun bana koca bir kazan dolusu.....
Severken mi zehirliyorsun,yoksa zehirlemeyi mi seviyorsun
Tüm sözlerin benim zehrim.....
Çünkü sen ya hep ya hiçcisin ya en kıymetlin olunur ya da ........

18 Ekim 2016 Salı

DEV

Dev bir adam yanaştı yanıma yıllar önceydi... O kadar sevecendi ki....Sıcacıktı. Başımı okşadı.
Dev bir adam yanaştı yanıma yıllar önceydi...Gülümsedi ...Sıcacıktı...
Dev bir adam yanaştı yanıtma yıllar önceydi...Gülümsemesini ve o sıcacık olan herşeyi alıp gitti..
Dev bir adamdı o kadar devdi ki ne ara küçüldü , ne ara söktü tüm diktiklerini...
O dev adam masal kapısından çıkabilmek için küçüldü ve gitti..
Halbuki o dev adam içindi o masal kapısı aynı Alice Harikalar Diyarı gibi küçülüp büyüyordu kapılar da adamlarda ...
O küçülmeyi seçti
Sonra biraz sonra
Başka başka devler geldi yanaştılar , dayanamayıp sonra küçüldüler....
Küçk bir çocuk baktı arkalarından ....
Küçülen kapıyı kapattı...
Yürüdü, yürüdü ,yürüdü....
Dev adam yine çok yaklaştı ......
Ne yazık ki kapı ardına kadar kapanmıştı...tüm söktükleriyle beraber....
O dev adam onun olmayan mantarlardan yedi ve onun olmayan fasulye sırıklarına tırmadı....
Çocuk o mantarlara baktı ve fasulye sırıklarına adamı göremedi ...
Çocuk yürüdü ,yürüdü ve koştu...
Bir dev adam yakaladı onu ....
Çocuk durdu ve adama baktı
Çocuk dev adamla aynı boydaydı
Çocuk kucağına baktı elinde küçücük bir çocuk..
Çocuk kendine baktı Aynada kocaman bir kadın...
Kadın  yürüdü...yanında adam ve küçüçük çocuk...



17 Ekim 2016 Pazartesi

kanat

Kanatlarım kırıldı .Hangi dala nasıl takıldı bilmiyorum. Onlar varken mi daha özgürdüm , yoksa şimdi mi daha özgürüm. Buna henüz karar veremedim.
Kanatlarım kırıldı . Artık uçamıyorum. Sanırım yürümeliyim.
Kanatlarım kırıldı . Ve güçsüzüm.Kırgınım.
Kanatlarım kırıldı. Kuş misali değil de insan misali nasıl özgür olunur, onu bulmam lazım....
Kanalarım kırıldı.Ben kırdım onları.O kadar dar ve dik sapalara saptım ki; ben kırdım.
Kanatlarım  kırıldı. Katil benim ! İtiraf ediyorum. Ben kırdım onları....
Kanatlarım  kırıldı. Canım çok sıkkın . Onların ağırlığıyla yürümeye o kadar alışmışım ki ....
Kanatlarım kırıldı. Yokluklarına alışmayı öğreniyorum.
Kırıldı benim kanatlarım. Yoklar artık.
Kırıldı benim kanatlarım .Yarası iyileşiyor.
Kırıldılar , kanatlarım, benim kanatlarımdı onlar ;  artık yoklar
Kırıldılar, gittiler ben yolladım onları ...
Kanatlarımı yolladım şimdi geçirdim ,el sallıyorum arkalarından..

3 Ekim 2016 Pazartesi

Kalanlar

Kırıntılar var kalanlardan ,ekmek kırıntıları....
Konuşma kırıntıları var elimde ,çok konuştuğum anlara ait tüm kelimelerimi harcadığım zamanlardan kalanlar ....
Ben en çok ekmek kırıntılarını sevdim...
Çocukken de en çok ekmek kırıntılarını severdim...
Tek tek toplardı dedem günah derdi...
Asıl nedeni bu değildi...
Savaştı....
O ekmeğe muhtaç olduğu eski günlerdi.....
Şimdi de sese muhtacız gerçek bir sese .....
Sanırım ondan çok konuşuyorum boş bulunca sesimi sever diye düşündüklerimin yanında ....
Saçmalıyorum fazlaca can acitiyor bu saçmalamalarım ....
Canımı acitiyor kalanlar da.....

20 Eylül 2016 Salı

Kuyudaki kız

Saçları kuyunun yosunundan siyahlaşmış kız, kuyudan yukarı tırmanıyordu.             Kuyudan yukarı tırmanan kız artık tırmanırken soluklanması gerektiğini öğrendi. 
Tırmanırken soluklanmasını öğrenen kız bir an aşağı baktı.
Bir an aşağı bakan kız suyun üstünde yansıyanları gördü....
..........
Bir an aşağı bakan kız yukarı doğru tırmanmaya devam etti.Gördüklerini hiç görmemiş gibi yaparak.....
Gördüklerini hiç görmemiş gibi yapan kız bir durak buldu kendine kuyunun içinde.....Dinlendi.......
Dinlenen kız birdenbire karşısında bir cadı gördü.........
Sebepsiz çığlıklarıyla tüm kuşları kaçıran ve tüm bebekleri ağlatan......
Yosun kokulu kız içine içine ağladı sanki saatlerce ,sanki yıllarca ,sanki asırlar boyu......
Durdu....
Tüm bebekleri ağlatan cadıyı olduğu yerde bırakan kız nasıl olduğunu kendi de bilemeden başka bir kuyuya geçti.
O yosun kokulu kız şimdi başka bir kuyuda tırmanıyor......

                   

4 Eylül 2016 Pazar

Ve enkazdan kalanlar

Ve kadın gururunu ve çocuklarını alıp çıktı.
Adam enkazdan topladığı malların yarattığı haz ve bıraktığı sorumlulukların hafifliğiyle kendine yeni bir dünya kurdu.
Sanki daha önce hiç yaşamamış gibi......
Rüyadan uyanmış gibi.......
Geride birakmamış gibi yoluna devam etti.Yeniden doğmuşcasına ....
Ve kadın gururu ve çocuklarıyla sokaklarda kimsesizce yürümeye başladı.
O'nu o uzun uykudan tatlı öpücüğüyle uyandıran beyaz atlı prensi yoktu artık....
Halbuki kadın tüm hayallerini yakmıştı o evi ısıtmak için....
Ve kadın yaktığı hayalleri , bitmeyen gururu ve çocuklarıyla sokaklarda yürümeye başladı.
Ve kadın yaktığı hayalleri .bitmeyen gururu ve çocuklarıyla sokaklarda yürümeye devam etti.
Yol çok uzundu. Çıkınları küçüktü.
O çıkın yol boyunca önceleri çok küçüldü, üçüne yetmez oldu.
O kadar yalnızdılar ki bunu hiç farketmediler.
Sadece birbirlerine sarıldılar.
Ama sokak çok karanlık ve soğuktu sarılmak yetmedi.
Ve kadın gururunu yolda düşürdü sessizce
Artık ona ihtiyacı yoktu ....
Ama sokak hala çok karanlık ve soğuktu ve kimsesizce yürümeye devam ettiler.
Gelen eller vardı, yardım elleri ..
Biri hariç hepsi bir bedel istedi....
Ve kadın yaktığı hayallerini düşürdü sessizce.....
Ve kadın çocuklarıyla sokaklarda yürümeye devam etti
Ve kadın çocuklarıyla daralan sokaklarda yürümeye devam etti....
Ve kadın enkazdan kurtardığı çocuklarıyla ve vazgeçtikleriyle ve yeni eklenen küçük umutlarla sokaklarda yürümeye devam etti
Bir ışık hüzmesi yaklaşır oldu yanlarına....
Teğet geçti ......
Ve o aralar çok şey teğet geçti ..
Ve o aralar çok kızdılar ,çok ağladılar ,çok bağırdılar birbirlerine.....
Ve o aralar pek sarılmadılar...
Çok soğuktu ,hava aydınlanıyordu ama soğuk artmıştı ....
Karanlığın gidişini henüz hissetmediler....
Ve kadın çocuklarıyla aydınlanan sokaklarda umutlarla yürümeye devam
 etti
Ve kadın çocuklarıyla aydınlanan sokaklarda gerçekleşen umutlarla yürümeye devam etti
Ve kadın çocuklarıyla aydınlanan sokaklarda gerçekleşen umutlarla ve aileye katılanlarla devam etti
Ve kadın çocuklarıyla aydınlık yollarda diğer insanların yürüdüğü gibi yürümeye devam etti
Ve kadın büyüyen ailesiyle güzel ve aydınlık yollarda diğer insanların yürüdüğü gibi yürümeye devam etti...
Ve adam hiçliğin içinde enkazdan topladığı malları kaybetti
Ve adam hiçliğin içinde adını kaybetti
Ve kadın ailesiyle kurdukları yeni dünyada güzel ve aydınlık yollara yürümeye devam ediyor..........

1 Eylül 2016 Perşembe

İçten İçten

Yine erken uyandım bir sabaha ohhh dedim. Kuşların sabah sesini unutmuşum. Çiceklerime ne kadar hızlı günaydın diyormuşum,meğer...
Yine erken uyandım bir sabaha ohhh dedim.Şükretmeyi unutmuşum.
Yine erken uyandım bir sabaha ohhh dedim. Sabah çayının tadını unutmuşum. Hani herkes uyurken içileni....
Yine erken uyandım bir sabaha ohhh dedim.
İyiki varsınız demeyi unutmuşum sevdiklerime öyle içten içten.....
Yine erken uyandım bir sabaha ohhh dedim. Kendime iyiki varım demiyormuşum, sanki yıllardır....

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Neşe

Neşelenmek ne güzel bir sözcük, ne güzel bir eylem. Hani insanlar vardır hayatınızda ya da kitaplar , filmler,komedyenler size neşe katarlar.Bu yemeğe neşe kattı , iyiki geldi,deriz.Bu film günüme neşe kattı deriz. Hatta yine yine ve yeniden izleriz.O neşe yine gelsin diye .Bazı şarkılar vardır,o neşeyi getiren her dinlediğimizde.Ne güzel gelir.Neşe hep iyi gelir, güzel gelir.Ağzınızın tadı gelir yerine , gözünüze yeniden ışık dolar.Çok şeyi beraberinde getirir neşe...
Bir gün bir çocuğunuz olur.O da neşenizdir sizin .Çünkü çocuklar kolay ağladıkları gibi kolay neşelenirler ve size eksik olan neşeyi yine getirirler.AN'ın kıymetini hatırlatırlar .Gaz sancıları olur ve çıkaramazlar saatlerce ve sonunda çıkarırlar .O kadar neşelenirsiniz ki, yaşıyor olmanın neşesini anlarsınız.
Neşe getirenleriniz olsun hep .....
benim gibi... bu sözcüğü bana  verip , neşemi getiren dostlarım gibi....

20 Ağustos 2016 Cumartesi

NATAMAM

Hıh ,tamam şimdi buldum ben sözcüğümü .Benim son zamanlardaki ruh halim ne eksik , ne soğuk, ne buğulu, ne sisli , ne uzak ...Artık içim natamam...Bunların hepsi geçti.Gün be gün yaşadım, hissettim.Sanki aşamalardan geçti kalbim .Bir yarışın etapları gibiydi,herşey.Yangın yeri vardı mesela bir zamanlar...
Üstünden ne çok sular aktı .Bugünlere gelmek kolay olmadı tabi... İçinden çıkılması zor bir durumdu benim için.Kuyunun dibinde kalmış gibiydim Tırmanamıyordum.Hep kayıp kayıp düşüyordum.
Korkunçtu ! O kuyudan hiç çıkamayacağıma inanıyordum.Sonra heryer gri oldu.Çünkü yangın söndü.O pis duman kalmıştı .Zaman zaman açılıyordu bir rüzgarın etkisiyle .Ama yetmiyordu.Sonra buğuluklar gözükür oldu.İçim ısınır gibi geliyordu ama eksik.....
Eksikti herşey! Heryerde bir parça eksikti.Sonra bir kitap okudum, bir çocuk kitabı...Anladım ki eksik değilmiş...
Öyle zamanlardı ki onlar , anlamam günler alıyordu.Beynim, mantığım,aklım yavaşlatılmış gibi çalışıyordu.Sanki bir düğmesi çubuk tutturulmuş gibi..Elektrik az geliyor gibiydi beynime...
Ve sonra anladım aslında herşey natamam.Natamam kalmışım,duruyormuşum yolun ortasında.
Ve şimdi bir hasar tespit çalışması lazım bana.Nelerim tamam , nelerim natamam.Bu arada bu yangında neler yanmış, kül olmuş.... Neler kalmış öyle natamam.....

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Sis ve Buğu

Kalbimin tam üstünde duruyorsun sen. Nesin sen rengini seç ,belirle artık.....
Senin içimde durduğun yerde bir kalbim var benim ...
Kalk onun üstünden artık sevemiyor içten içten ....
Göremiyor gerçekleri......
Sürekli bir sisin içinde çıkamıyor gibi geliyor sen rengini değitiriyorsun...
Çaresiz ve savunmasız yakaladın beni...
Kalbimi de ...
Aslında beynimi ,mantığımı ve tüm benliğimi...
Acı çekmiyorum ama sen hislerimi çaldın benim...
Ruhsuz , yarı ölü , isimsiz bedenler gibiyim çoğu zaman....
Ağzımın tadının kaçtığını farkedince hep renk değiştiriyorsun....
Benimle oynuyorsun ,yapma.....
Beklemeye alınmış gibiyim...
Okyanusun ortasında kayığımın önünde durmuş yolumu kapatıyorsun ...
Seni bazen seviyorum ama bazen de içeriye ışık yollamadığın için kızıyorum.
Pusulam da yok bir deniz feneri olsa da göremiyorum ....
Sadece bazen beyazsın, bazen gri
Bazen bir sissin ,
bazen bir buğu.....

9 Ağustos 2016 Salı

uzak ve soğuk

 
Son günlerde birçok şeyin arkasından el sallıyorum,neler olduğunun bir önemi yok .Bir dostumun söylediği gibi 'artık tüm söylenmemişleri söyleyebilirim,ama gerek yok ' 

Gerek yok ...
Bazıları dönmemecesine gidiyor,
Bazıları biraz gidip , sonra geleceğim diyor.
Ben alışkınım bu arkasından el sallamalara....
Sanırım ben seçtim bu durumu kalan ve el sallayan durumunu....
Beklemeyi ben seçtim ,kalan olmayı...
Çok zor oldu ilk başlarda ; sabretmesi çok zordu .İster istemez harekete geçmek istiyordum. Arkasından gitmek, döndürmek istedim hep....Sonraları öğrendim sabretmeyi ve....
Sonrasını gördüm hep .....Uzak günleri gördüm hep ... Gördüklerim gerçekleşti...
Ne ilginç bi his ....
İnsan hep haklı çıkmak istiyor . Sonra büyüyor ve haklı çıkmanın  hiçbir faydası olmadığını görüyor. Ne çocukca bir bekleyiş olduğunu öğreniyor.Gülüyor kendi kendine ;  dönüyor ve kendine bakıyor ,kalbine bakıyor bir hiç .....
Hepsi bir hiç ...
Soğuk , soğuk bir his ...Uzak ve soğuk .....

4 Ağustos 2016 Perşembe

Gülümsüyorum

Gülümsüyorum kuşlara , denize , balıklara , hayata gülümsüyorum. Uzun zamandır içim çok eksikti , ama artık değil ...Düğümlerim çözüldü ...Bir  başka görünüyor gökyüzü , bulutlar, insanlar bile hatta... Olan biten ortada ama ben gülümsüyorum , gülümseyebiliyorum. Sanırım sadece bir canlı olduğumu farkettim.  Ve hayatın altımdan hızlıca kaçmasına izin vermemen gerektiğini... Şimdiye kadar kaçanlara yapacak bişey kalmadığını yeniden ve yeniden anladım sanırım...Zorlarım vardı halen daha var ....Ama gülümsüyorum..
Gülümsüyorum bugün Turgut Uyar'ın doğumgünü ....
Gülümsüyorum bu arada kahkaha atmadığım anlamına gelmez ...Kahkahalarımı da saklamıyorum ....
Sadece gülümseyebilmek bazen kahkahadan daha zor gelir insana ....Sanırım yeniden buldum dediğim buydu...
Gülmek devrimci bir eylemdir, demiş Che ... Gülümsemek ve gülümseyebilmek de öyle galiba ....
Herşeye ve herkese rağmen ...
.Gülümsüyorum çünkü halen daha gülümsememizi çalacak bişey keşfedilmedi.
Gülümsüyorum çünkü gülümsedikçe şükür geliyor aklıma ...
Ne güzel bi ikili  ....
İkisi birbirini anımsatıyor ....
Mucizeler gerçekleşmiş dünya yeniden yeniden doğmuş gibi....
Sanırım ben de gölgemle olan savaşımı bitirdim ....
Gülümsüyorum çünkü gülümsemem saklandığı yerden çıktı ve bana (herkese olduğı gibi ) çok yakışıyor
gülümsüyorum.........

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Kahve

Kahve ?
Ne güzel bir teklif değil mi? Dostane , sıcacık, kırk yıl hatırı  boşuna değil.
Mis gibi kokusu iliklerine kadar işler.Ama sarhoş etmez, aksine ayıltır.Kendine getitir.
Gerçek bir dost gibi .....................................
O da seni hep ayıltır .....
Bazen kendini zamanın içinde sarhoş bırakırsın .İyi geliyormuş gibi gelir öyle kalmak başları ..Sonra bir yerlerde kaybolmaya başladığını anlarsın ama nasıl çıkacaksın o kara delikten bir el lazımdır..
Ve sonra kapını sadece gerçek dostun çalar ve 'hadi bi kahve içelim ' der....
Dünya değişir...
Sıcacık bir kahve, içini ısıtır.Ve bu yüzden kalır hatrı kırk yıl.....
Ne dersiniz  'bi kahve içelim mi '

2 Ağustos 2016 Salı

ÖTEKİ

Siz bizim ötekileştiremediklerimizden misiniz, diyesi geliyor insanın aklen ,manen iyi olan halen daha yurduna bağlı ve bağlı olduğunu kanıtlayıcı işler yaptığını görünce ....
Öteki olduk hepimiz.
Herbirimiz diğerimiz için öteki ....
Halbuki öteki ya da beriki ne farkeder ki diyebilirdik
Ve diyebiliyorduk ......
İnsan bilir insanın halini diyebiliyorduk...
Kendimizde olduğumuz zamanlardı bunlar .....
Uzaktan bakmadığımız iç içe yaşadığımız zamanlar ....
Kokusu gitmiştir diye yemeğimizi paylaştığımız zamanlardı.....
Sanki şuradalar yine bizi bekliyorlar
Elimizi uzatsak alabileceğimiz yerdeler.....
Ha gayret !
Az kaldı...Biraz daha yolumuz var oraya yeniden varmaya ....

1 Ağustos 2016 Pazartesi

ESTETİK


Neydi estetik , nerede bırakmıştım, bırakmıştık onu...
Hayatımız neden böyle ,
Yurdum neden böyle ...
Herşey çok çok çok....
kitap çok , istismar çok, anlayışsızlık çok, oyun çok, yemek çok, asık surat çok, araba çok,kavga çok, tatil çok, okul çok, yapılacak iş, katılınacak toplantı , etkinlik çok........................................................çok.................................................................çok.....................
ama estetik yok!
Estetiği bırakmışız bir yerlerde...
O'nu bulmaya ihtiyacımız var !
Eğer bıraktığımız yerden alabilirsek onu ,katabilirsek içimize
Belki de geri gelir 'merhaba' .......
Ve 'merhaba'yla birlikte huzur ,güven , mutluluk gelir yurduma.

29 Temmuz 2016 Cuma

Sür

Sür atını dostum
Sürelim hep beraber atlarımızı
Denizler açılsın  önümüzde
Uçsuz bucaksız ovalar , dağlar aşalım
Denizler aşalım
Göklere sürelim
Pegasus misali kanatlansın uçsun atlarımız
Bulalım o güzel günleri
Getirelim bu diyara
Öyle tatlılıkla getirelim ki
Birdaha hiç gitmesin o güzel günler
Masallardaki gibi  ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar, desinler
Bu diyarlar için
Bu insanlar için
Bu topraklar için
Bizim olsun artık o güzel günler
Hadi gel sürelim atlarımızı ,
Bulup getirelim
Hadi.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Deniz Kokusu


Deniz kokusuyla büyüdüm ben ...
Ne de olsa 'denizi kız, kızı deniz ' benim memleketimin...
Hep şöyle konuşuruz kendi aramızda denizi görmeden yaşayamayız..
Suyun olamdığı yerde yaşamayız deriz...
Ama bu sabah farkettim ki aslında denizin kokusu olmadan da yaşayamacağımı....
Nasıl bir kokudur bu kendine alır seni....
Hadi oturup balık ekmek yiyelim dersin ...
Şöyle bir bira içeyim Kordon'da körfeze karşı...
Martı sesleri ile birleşir,
Sabahları alırsın çayını boyozunla vapurda kahvaltı...
Şu denizin kokusunu seviyorum ben ...
Memleketimin kokusu ...
Benim kokum , hayatım, İzmirim benim

26 Temmuz 2016 Salı

SUSKUN

Suskunum uzun zamandır.
Dışarıda bir kadın bağıra çağıra konuşuyor ama içerdeki oturmuş bir köşeye suskun suskun oturuyor.
İçerdeki önce öfkeliydi , hiddetliydi ,kızgındı ,saldırgandı bir zamanlar .....
Ama şimdi suskun ......
Dışardaki kadın konuşuyor .
Günlük hayat akıp gidiyor O 'nun için hiç durmadan...
Çamaşır yıkıyor , bulaşık yıkıyor , yemek yapıyor, çocuğuyla ilgileniyor,işe gidiyor ......
Hayatı muntazaman yaşıyor ....
İçerdeki O'nunla olan tüm bağlarını koparmış gibi saklandığı masanın altından hiç çıkmıyor.....
Suskun , susmuş , susturulmuş.....
Suskun , susturulmuş , susmaya sonunda kendi karar vermiş.....
Suskun , suskunluğu  seçmiş.......
Suskun ve  bekleyiş içinde ......
Kulağına fısıldanan bir söz var O'nu dinliyor.....
Suskun suskun ......
İçindekilerin söneceği ve masanın üstünün yeniden gün ışığı ile dolacağı anı bekliyor....
suskun....................................................

25 Temmuz 2016 Pazartesi

sersem sersem

Ne sersem şeysin sen öyle
Ne zannediyorsun kendini bilmiyorum
Sorun sende mi , bende mi  analayamadım
Yıllarca.......
Sadece beni sersem etmeni biliyorum 
o kadar.....
Seni anlamak ve anlamlandırmakla geçti ömrüm....
Sanırım bunların hepsini kendime söylüyorum...
Orta yaşa geçme hallerim mi bilmiyorum
 Ama içim bi sersem
Bazen çalışkan arı ,bazen ağustos böceği..........
Nedenini bulamıyorum...
Kızıyorum olmuyor , küsüyorum olmuyor , iyi polis kötü polis davranıyorum yok.....
Şu sersemliğimi bi anlamam gerekiyor.
Neresinden tutup düzelteceğim bi karar vermem lazım..
Bi dolanıyorum geliyorum
Kafam fikirlerle sersemlemiş.......
Sersem sersem geçen yaz vakitleri....
 O boş sersemliğe içten  içe kızan ben......
Kendimi tatmin edecek şekilde bi dolduramıyorum zamanı.....
Bayılıyorum yaptığı plan dakikası dakikası işleyen kadınlara ....
Sonra kendime bakıyorum sersem sersem ..............:)

22 Temmuz 2016 Cuma

zeytinim

Canım zeytinim nasıl kıydılar sana ....Halbuki sen nasıl sardın sarmaladın Anadolu'yu .....
Karnımızı doyurduk seninle ....Gölgende uyuduk....Nasıl kolayca oluverirsin hem de...Yeter ki insanoğlu dokunmasın senin evrimleşme sürecine....
Canım zeytin ağacım Anadolu'nun hele Ege'nin can yeşili.....
Sen öyle kucaklayıcısın ki , biz sana kıysak da sen bize kıymadın.....
Ruhumuzu kucakladın aldın o güzel kovuğuna ....
Canım zeytin ağacım kahvaltımızın tadı,mutfağımızın baş tacı.....
Ne kalbimizi yorarsın ne midemizi....
Nasıl kıydılar sana canım zeytin ağacım...
Ege'nin alemeti farikası ....
Ne de güzelsindir sen ....
Gelin gibi süslersin Ege'nin makiden çorağa dönmüş dağlarını....
Canım zeytin ağacım...
Nasıl yazmam senin için Sen kavaklar gibi yalnız başına dimdik durursun şu Ege'nin dağlarında ...
Boyunun kısalığına aldanırlar ama çınarlar gibi köklüsün ...
Hiç yalnız bırakmazsın bizi ....
Canım zeytin ağacım....
Ana kucağına benzer kovuğunda neler sakladın sen şu Ege'de...
Canım zeytin ağacım

zeytinim

Canım zeytinim nasıl kıydılar sana ....Halbuki sen nasıl sardın sarmaladın Anadolu'yu .....
Karnımızı doyurduk seninle ....Gölgende uyuduk....Nasıl kolayca oluverirsin hem de...Yeter ki insanoğlu dokunmasın senin evrimleşme sürecine....
Canım zeytin ağacım Anadolu'nun hele Ege'nin can yeşili.....
Sen öyle kucaklayıcısın ki , biz sana kıysak da sen bize kıymadın.....
Ruhumuzu kucakladın aldın o güzel kovuğuna ....
Canım zeytin ağacım kahvaltımızın tadı,mutfağımızın baş tacı.....
Ne kalbimizi yorarsın ne midemizi....
Nasıl kıydılar sana canım zeytin ağacım...
Ege'nin alemeti farikası ....
Ne de güzelsindir sen ....
Gelin gibi süslersin Ege'nin makiden çorağa dönmüş dağlarını....
Canım zeytin ağacım...
Nasıl yazmam senin için Sen kavaklar gibi yalnız başına dimdik durursun şu Ege'nin dağlarında ...
Boyunun kısalığına aldanırlar ama çınarlar gibi köklüsün ...
Hiç yalnız bırakmazsın bizi ....
Canım zeytin ağacım....
Ana kucağına benzer kovuğunda neler sakladın sen şu Ege'de...
Canım zeytin ağacım

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Sarhoşlar

Sarhoşlar hep eğlenceli gelmiştir bana
En çekilmez halleri bile ......
Kafa olmuş bi milyon hayalleriyle bazen neşe verirler bazen de kendilerini ispat edecek bir konu bulurlar .....
İçerler içerler hatta bazıları çok az içerler 
Ama oluverirler sarhoş 
Sarhoş olmanın eğlencesine varırlar 
Artık herşey komik herşey eğlenceli her müzikte dans edebilirler ne güzel işte 
Eğlenebilirler 
Tabi ben hep eğlenebilen sarhoşlari sevdim 
Ya da eğlendirebilenleri 
İşim olmaz birinin canını yakmak için içki içenlerle 
Gerçi can yakmayı kendine iş edinenler bunu içkisiz de yapabilirler yapabiliteleri içlerinde gizli 
Günlerdir günahsız mehmetçiğe yaptıkları gibi 
Ben içlerinde insaniyetleri gizlenmiş sarhoşları  sevdim bir birayla bunu herkese sunabilenleri 
Bir karıncanın canının kıymetini bilenlere

17 Temmuz 2016 Pazar

sana

çok kızgınım sana konuşamayacak kadar kızgınım ....
hatta nasıl yazıyorum onu bile bilmiyorum...
yüreğim gerçekten bir yangın yeri.....
içim yanıyor sanki sürekli ve yeniden korları biri çubukla karıştırıyor...
karındaşım .....
ne güzel bir sözcük ...
hani aynı karında büyümüşüz ya ...
aynı zamanda değil ama
aynı yerde ....
hani aynı yerden can almışız
ben şimdi kendimi zorun içinde hissediyorum
bir el istiyorum her türlü kusuruma rağmen beni bırakmasın ...
diyorum ancak karındaşım tutar ...
aynı karından can almışız .....
beni bırakmaz diyorum .....
elimin kayıp gitmesine izin vermez....
izin verirse sanki uçuruma düşeceğim...
başka kim tutar diyorum ama ...
 ama.................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
gelen yok giden yok yazan yok çizen yok soran yok soruşturan yok .......
ey karındaşım bu yangın yeri elbet söner elbet bir el tutar elimden ................................
ama sonra ben sana nasıl derim karındaşım
nasıl derim karındaşım
sen bilirsin karındaşım
sen bilirsin .........
yangınım sönünce gelme ama olur mu............karındaşım

15 Temmuz 2016 Cuma

ELBİSE

Ne güzel elbiselerim vardı benim ...
Ne çok severdim hepsini....
Çocukken her eşyamla olduğu gibi elbiselerimle de bağım vardı benim
Ne kadar pahalı ,yeni, eski ya da ucuz olmalarının önemi yoktu...
Hatta biri bile vermiş olabilirdi...
Hiç önemli değildi.....
Önemli olan artık benim olan elbiselerimdi...
Sanki beni ben yapan beni tamamlayan herşey elbselerimde gizliydi..
Mutluydum onlarla ben .....
Dünya bundan sonra dönmese olurdu benim için
Elbiselerim var onlar yeterdi.....
Sonunda büyüdüm....
Ve yine en sevdiğim kıyafetler elbiselerim....
Büyüyünce birşey değişti tabi ....
Artık dünyanın hangi yöne döndüğünün çok önemi var......
Neden bilmiyorum sanırım büyüdüm ya ondandır....
Ama olsun benim elbiselerim var...

13 Temmuz 2016 Çarşamba

sabahlar

Erkenden uyandım bugün ...
Uzun zamandır yapamadığım bir şeydi bu...
Alamıyordum kendimi uykudan....
O miskinliğin içinde yuvarlanıp duruyordum...
Benim karambolümdü...
Ve her akşam kendi kendime yarın diyordum yarın mutlaka erken kalkacağım...
Ve işte nihayet yeniden uyandım erkenden ...
Gerçi beyime kahvaltı hazırladım ilk işgününde...
Aç gitmesin dedim ...
Aklına birşey girmez sonra ......
Ama birşeyleri unutmuşum ben...
Sabahları...
O erken vakitleri....
Kimse çalmaya başlamadan ben çaldım güneşin ilk enerjisini...
Sabah insanıyım ben ,aslında
Bu hep böyle oldu hayatımda ..
Özlemişim sabahları ..
Sanki bir yakınımı özler gibi ...
O dinginliği bozulmammış halini gecenin
Karşılamayı sabah işe erkenden giden insanları ...
İlk kuş seslerini... özellikle martıları,kumruları...
Çocukluğum gibi...
Ananem gibi...
Çok erken kalkmazdı  ama mutlaka selamlardı kuşları, çiçekleri ve tüm canlıları...
Ben bir de güneşi selamlamayı seviyorum
Biz anlaşıyoruz onunla beni çok yakmıyor bu yaz günlerinde ...
Barışık olmayı seviyorum.ben tüm yıldızlarla ...
Ve tabiki en yakın olan güneşle ....
Sanki sakin bir sesi var ..
Ve kulağıma 'bugün iyi geçecek merak etme 'diyor ...
Sanki bir anne şevkatiyle....

30 Haziran 2016 Perşembe

Yazmaktan

Yazmaktan alamıyorum kendimi demiş hep Sait Faik ....
Kendi kendime düşünürdüm küçükken nasıl bir durum ya da ruh hali diye ....İnsan istese bırakır kalemi ...
Orhan Veli de alamayanlardan kendini yazmaktan ... 'beni bu güzel havalar mahvetti ' der ya...
Sanırım bana da oldu o ....
Nasıl bir hava durumu tam kestiremiyorum ama bu ülkede yaşayıp da nasıl yazmaktan kendini alır insan bilmiyorum ...
Hergün binlerce yeni gündem ve sürekli ruh hali değişkenliği yaşayan siyasetçiler...
O da yetmezse bu değişiklikleri hazmedebilen insanlar
Nasıl alırım kendimi yazmaktan
Doğumgünümde patlama haberleriyle uyandım ben ...
Boğaz tıkanıyor bari kalem susmasin

29 Haziran 2016 Çarşamba

Farklı

Farklı olmak istedim,hep.
Neden zor olanı tercih ediyorsun diye sordular...
Sürünün içinde kalamadim
Ayrılmak demek kurtlar demekti ama özgürlüktü,özgünlüktü ....
Bana hastı.
Mutluydum
Mutluyum
Kızıl saçlı bir bebektim ben neredeyse tamamı siyah saçlı bu memlekette ...
Sanırım doğuştan bu hallerim....
Bu benim Farklı

25 Haziran 2016 Cumartesi

ayıp

Ayıplarala büyütüldüm..
O kadar çok oldular ki sonunda benden ,hayallerimden ve herşeyden büyük oldular...
Hepsini çöpe attım, olmadı. Geridönüşümle geri geldiler..
Omuzumun yüküydüler.
Kadının ayıbı çoooooook..
Diğer cinsiyette bir 'el kiri ' mevzuu var bizde zor .. bizim ellerde..bizim yurdumuzda...
Şimdi bir karar verdim .Aslında oldu biraz zaman ben bu kararı vereli...
35'ine yaklaşınca daha kolay oldu
Bütün ayıpları tuvalete attım ve sifonu çektim... Ohhhhhh

içimde

İçimde bir yerlerde gizlisin .
Hep gizlisin çünkü..
Gizlenmeyi sevdin... Kaçmayı...
Kaçmak senin işin oldu..
Hatta beyninin içindekilerden ve hatta kalbinin içindeki yavrularından, en yakınlarından,bence kendinden bile kaçtın..
İçimdesin!
Bak benim içimden kaçamıyorsun...
Hapsettim seni..
Denesene kaçmayı....
Sokak ortasında görünce kolay..
Hatta insanların içinde de..
Ama içimden kaçamazsın!
Kalbimin bir yerlerinde tutsaksın,
bir ömür boyu!
İçimdesin
               Ve
                    herşeye rağmen nasıl oluyor bilmiyorum ama
                                                                                      Seviyorum seni  hala cızlatıyorsun içimi .......
                                                                                              içimden içimden
           

20 Haziran 2016 Pazartesi

Dolap

Dolabım çok geç oldu benim.80'lerde  'çocuk odası' ya da dolabı kavramı sanki bu kadar benimsenmemişti...
Bana hep gizli oynadığım ya da kardeşim ve kuzenlerimle oynadığımız oyunları hatırlattı.
Dolaba saklanmak,bir saklambaç oyununda......Ne keyiflidir...
Ya da eskiden adına 'yüklük' denilen ,içinde yer yatağı ,yastık,yorgan konulan dolaplar vardı
Onlar geldi aklıma..
Babaannemde vardı...Beyaza boyalı...Parıl parıl parlardı...
İçine girip evcilik oynardık ...Çok genişti..
Evimizn bir odası  veya evimizin üst katı olurdu..
Çok eğlenirdim evcilik oyunuyla...Ne güzeldi..
Babaannem çok kızardı dolaba girince ama olsun ...Çok keyifliydi ...Ne güzeldi o dolap....

14 Haziran 2016 Salı

Anne Sütü

'Burnumdan geldi annemden emmidiğim süt'  derdim...
ama demiyeceğim bundan sonra..
Hep diyeceğim ki ;iyiki emmişim  annemin sütünü.
Bana da süt oldu şifa oldu.
Bir oğlum oldu.
Evladım....
Verdim ben de O'na sütümü..
Anne sütünü....
Şifa derler şifa olsun....
Korur derler her türlü hastalıktan ,mikroptan...
Koruma........
Annenin görevi.....................................

13 Haziran 2016 Pazartesi

çoooook

yoksunum ben hem çok
içim gerçekten acıyor ne kadar daha acıyacak bilmiyorum.
yoksunum ben
içim acıdıkça öfkem boyumu aşıyor..
istiyorum ki biri beni gerçekten kanatlarının altına alsın ve sarsın
yoksunum ben
yakınlarımın beni gerçekten sarmasını istiyorum.
yoksunum ben
çok kucaklamak istiyorum
yoksunum ben
dilim çirkin konuşuyor çünkü kalbimin içi çok yaralı
yoksunum ben
canım çok acıyor çoook

10 Haziran 2016 Cuma

yedeksiz

Yedek çamaşırlarla doldururum bavulumu...
Sanki hep zor durumda kalacakmışım gibi...
Her birkıyafetin yedeğini alırım...
Hep bir sağlamcılık, hep zorda kalırsam ortada kalırsam duygusu...
Kendimin de yedeği olsaydı keşke ortada kaldığım durumlar için...
Ortada öylece bırakıp gidenlerin ardındanyerine koyacağım yedeklerim olsaydı....
Mesela bir 'baba 'yedeği olmalı insanın...
Bunu öğrenmek için 16'siyına gelmesi gerekiyor.
Üstüne yemek dökülünce ortada kalmamak ,zor duruma düşmemek için hemen bavuldaki yedek elbisemi giy.iyorum.
Sırra kadem basınca yerine bir 'baba ' yedeği niye yok ?
Yemek lekesi zor durumda.........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

bu hayatta bana kalan miras

Bir miras kalmış bana ..
Kendim ve hep kendim gibi olmam için ...
Doğru olmam için ...
Şefkatli, nazik, düşünceli....
Kendimi hep başkasının yerine koyup düşünmem için...
Nerede ne zaman kim bıraktı bu listeyi , bilmiyorum.
Bunları reddedemiyorum.
Redd-i miras yapmak istedim,olmadı....
Ben olamadım o zamanlar , başkası oldum.
Yoruyor beni yine bırakamıyorum...
Kfamın içine kodlanmış gibi bu miras ...
Hangi kağıdı nerede imzaladım, bilmiyorum..
Şefkati , doğruluğu ve sevgiyi kendime yol edindikçe başka yaftalar bindirildi üstüme...
Halan daha da bu böyle...
Ama yine açıyorum bu sabah kitabın sayfasını ve bana 'daha çok sev diyor '...
Heryerde beni karşılıyor,
Selamlıyor bana kalan mirasım...
Peşimi bırakmıyor ...
Yadigar olmuş bana
Atalarımdan

26 Mayıs 2016 Perşembe

ARAYIŞ

Bu akşam ben sessizliğe büründüm aslında Sıla Akdeniz'i görünce söyleceklerim vardı ama sanki bütün gece içime kaçtı tüm sözcüklerim.
İçime kaçanlar;
bu masal akşamları sanki bana özel hazırlanıyormuş gibi hissediyorum hep...
Mesela bu akşamın ana teması 'arayış'tı ve gerçekten kendimi arıyorum son günlerde sanki bir yerlerde kaybetmişçesine ...
Ve Sıla Akdeniz her başladığı masalda sanki benim tüm ruh yolcuğulumu biliyormuş gibi hissediyorum...
Bu akşam da her masal akşamı gibi özeldi...
Arayıştı ve sonunda benim kulağımda şu tınıyı bıraktı' hiç vazgeçme arayıştan canından vazgeçme o senin yolun o senin canın'...
Bu akşam için herkese teşekkürler...Başta Sıla Akdeniz'e ve tabi ki Bahar' a beni çağırdığı herşey bana şifa oldu...

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Yeniden Berraklaşmak

Bazen sonuna kadar işlesin  istersin .Daha da acıtsın...Acıyan yerinin daha ne kadar yanabileceğini meraktan....
Bu acının bir duru yok mu dersin ....Uzay boşluğuna kaçmış gibi sonsuz kadar mı yanacak ya da var mı bu allahsız acının da pik yapıp durduğu yer... diye düşünürsün içinden ...
içinden içinden koparırsın o büyük fırtınayı sonra 9 şiddetinde sallanırsın ve büyük bir tsunami gelsin de temizlesin istersin o büyük suyun içini içinden içinden....
Ne güzel temizler bizi şu su nasıl berrak yapar .....
Sanki insaneli değmemiş bir dağdan inen akarsu gibi olursun... 
Yeniden doğmuş gibi 
Doğurduğun o bebeğin gibi besberrak devam edebilmek istersin dünyaya ....


16 Mayıs 2016 Pazartesi

ben bu değilim


      Bugün burada kısa süre önce başladığım terapide neler anlatacağım , neydi beni bu noktalara getirenler diye düşünürken beynimin beni sürüklediği noktayı yazmaya karar verdim.
Şunu anladım ki ; ben o annelerden değilim yani oğlumun bensiz yapamayacağını düşünen , elinde acaba terlemiş midir diye havlu  taşıyan ve her ağladığında çağırması gereken yegane insanın ben olmasını düşünen annelerden...
Ben onun bana gerçekten  ihtiyacı olmasını bekliyorum ve onunla zamanımı paylaşıyorum.Ebeveyn olmanın gerektirdiği kılavuz olmaya çalışıyorum . 
Ben her dakikamı onunla yapacağım etkinlikler sepetini planlılayarak geçirmiyorum .
Onunla zevkli ve neşeli bir zaman geçirmeye çalışıyorum.
Olamayorum öyle her öksürdüğünde tüh tüh vah vah diyen .. Öksürebilir diyorum ...
Kimse kusura bakmasın ama anne olunca anladım anlayışını sevmiyorum.
Bir çocuk yetiştiriyorum diye kendini kutsal ilan edenlerden değilim. 
Anneliğin  ya da çocukluluğun oluşturduğu o kargaşa da ben yokum . 
Ben ne çocuğumu ne de kendi anneliğimi kutsallaştıracak hareketleri sevemiyorum ..
ve bu yüzden instagram hesabım da batununannesi değil malesef ......

26 Nisan 2016 Salı

SİSTEM










Sistemleşmiş şekilde evrimleşmişiz ya bu mu veriyor bize sitemin parçası olma güdüsünü yoksa 'sistem ' mi pompalıyor bilemedim .
Dişlilerin tabiki birer parçasıyız ama bu kadar da ruhsuz ve soyutlanmış yaşanmaz ki bu hayat...
Robotlaştırılmış bir  makineleştirilmiş gibiyiz sokakta hepimiz ....
FARKINDASIZ VE farketmeden yürüyoruz yolları ....
Nefes aldığımızı bile hatırlamıyoruz ...
Ben çok yorgunum bu durumdan .....
İçinde sıkışıp kaldığım kuyumdan sesleniyorum 'BENİM NEFESLERİM DEĞERLİ BEN GERÇEKTEN İÇİME ÇEKEREK ALIYORUMMMMMMM EYYYY DÜNYAAAA '

26 Ocak 2016 Salı

masanın altı

Bazen öyle kaçasım geliyor ki kendimden ..bi otobüs olsa da binsem ve şöyle uzun bir yolculuk olsa diyorum, tanımadığım bir yerlere ...Mesela bir köy olsa ve tabi toprak koksa heryer....
Sonra farkediyorum duygularımı içimi benliğimi ...Kaçtığım duygularım anılarım var ama içimde sakin bir köşe de var orada saklanabilirim bi süre ....hatta kendimden bile ...
Daha sonra masanın altına saklanmış bir çocuk gibi kafamı kaldırasım ve gülesim geliyor ...ve işte ben burdayımmmmm.
Daha daha sonra ne zaman unuttum oyun oynamayı diyorum ...Bundan sonra oyunlar bulacağım kendime diyorum..
Ve oyunlar aramaya başlıyorum harıl harıl internet sitelerinden falan ...:)
En sonunda yine o içimdeki tatlı güvenli bölgeme geçiyorum...